top of page

PARİS, FRANSA: GÜNDE 30K ADIM ATMALI, 2 GÜNLÜK PARİS GEZİSİ

Güncelleme tarihi: 15 Tem


Eyfel Kulesi, Paris, Fransa. Eiffel Tower, Paris, France.
Paris, Mart-2024

Bir yanı lüks, ışıltı ve şaşaa dolu, diğer yanı yer yer pis ve çiş kokulu. Elbette bu koca şehir iki günde gezilecek bir yer değil. Biz kampanyadan ucuz bilet bulunca, hiç düşünmeden aldık biletlerimizi. Yıllık izin alma şansımız da çok olmayınca, 2-3 günde olsa bi Paris’i görelim diye atladık uçağa. O yüzden sizin de bizim gibi kısıtlı zamanınız varsa, size sıkıştırılmış Paris gezisi rotası oluşturdum :) Paris’e methiyeler düzmeyeceğim. Tek söyleceğim, gitmeden önce sıkı araştırma yapmanız gerektiği. Biz, bulabildiklerimiz ve deneyimlediklerimizi mümkün olduğunca detaylı paylaşıyoruz. Odağınızı kaybetmeden dikkatlice okumanızı tavsiye ederiz. Çünkü Paris biraz karışık bir şehir.


Orly havalimanından şehir merkezine nasıl ulaşacağız?

Paris’te 2 tane işlek havalimanı var. Charles de Gaulle ve Orly havalimanları.

Bizim uçağımız Orly havalimanına indi. Dolayısıyla, bu yolu biliyor ve bu yolu anlatacağız.


3 yol var: biri ucuz ama uzun, ikincisi ve üçüncüsü pahalı ama kısa. Bütçe dostu bir blog olma hedefiyle çıktığımız bu yolda, elbette daha uygun ulaşım yolunu da biz size anlatırız :)


1) T7 tramvay hattı + M7 Metro (2 aktarma)

Orly Havalimanı'ndan tramvay tabelalarını takip ederek, yaklaşık 8-10 dk yürüyerek, Aeroporto d’Orly tramvay durağına varın. Durakta bilet alabileceğiniz otomatlar var. T7 tramvayının Villejuif – Louis Aragon yönüne binerek, son durağında inin (yaklaşık 30 dk). Buradan, Metro 7’ye aktarma yaparsanız, 20 dakikalık bir yolculukla Louvre Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Size ulaşımın uygunluk durumuna göre, T7 hattının RERC ile de bağlantısı var. Buna da aktarma yapabilirsiniz.

Bu rota totalde 1-1.30 saat sürüyor. Tramvay 2.15 Euro, Metro 2,15 Euro, Totalde 4,30 € (2024).

T7 Tramvay Hattı, Paris, Fransa. T7 Tram Line, Paris, France.
T7 Metro Hattı, Paris, Fransa. T7 Metro Line, Paris, France.

2) OrlyVal: İnsansız tren ile metroya aktarma (2 aktarma)

Bu tren, Orly havalimanından her 5-7 dk.da bir kalkıyor. Bu trenle de, 14.5 € karşılığında (2024) 6 dk’da RER B’nin Antony istasyonuna ulaşabiliyorsunuz. Buradan da RER B’ye aktarma yaparak, merkeze kadar gidebiliyorsunuz. Havalimanında inince, tabelalarda OrlyVal'ı işaret eden signleri izleyerek yerini bulabilirsiniz. Şu linkten detaylarına ulaşabilirsiniz.


3) Orly Bus: Otobüsle Metroya (2 aktarma)

Bu otobüsler, Orly havalimanından her 10-15 dk.da bir kalkıyor. Ücreti 11.20 Euro. Bu otobüslerle 4 ve 6 numaralı metrolar ile RER B’nin kesiştiği Denfert Rochereau istasyonuna kadar gidebiliyorsunuz. Bu durağa kadar toplam 30 dk da ulaşıyor. Yada RER B’nin ilk duraklarından olan Antony durağına da konaklama yerinize göre ulaşabiliyorsunuz. Aynı şekilde merkezden havalimanına gideceğiniz zaman yine bu duraklardan Orly Bus’a aktarma yapabilirsiniz. Ulaşım kartı tipleri başlığı altında bahsettiğim Navigo Kart’ınız varsa, Orly Bus otobüslerine ücretsiz binebilirsiniz (yani, burada da geçerli). Biletinizi otobüs şoföründen alabilirsiniz. Detayları şurada.


Şu linkten Airport Tickets seçerek hem güncel fiyatları, hem de burada anlattığım ulaşım noktası detaylarını görebilirsiniz.


Şehir içinde ulaşımı nasıl sağlayacağız? Toplu taşıma kaosunu nasıl çözeceğiz?

Derin nefes alın başlıyoruz. Zira Paris’in gezilecek noktalarını planlamak, şu ulaşım ve konaklama işini çözmekten daha kolay kaldı. Öncelikle araştırmalarınız boyunca, bildiğiniz metro, tramvayın dışında bir de burada RER diye bişey duyacaksınız, yani tren. Paris, 5 toplu taşıma bölgesine ayrılıyor. 1. bölge, şehir merkezi, 5. bölgeye doğru gittikçe şehir dışına çıktığınız için ödediğiniz ücret artıyor. Paris’te çeşit çeşit ulaşım bileti var. Şimdi onları anlatacağız.


Ulaşım kartı tipleri, fiyatları, hangisiyle nereye gidebilirsiniz?

Kartlar inanılmaz kafamı karıştırdı, çünkü konaklamanız hangi zone’da kalıyor, hangi biletle nereye kadar gidebilirsiniz biraz hard. Post çok uzadığı için hepsini tek tek yazmayacağım. Tüm kartlara ve güncel fiyatlarına siz şu linkten ulaşabilirsiniz.


Tramvay - Metro Bileti, Paris, Fransa. Tram - Metro Ticket Paris, France.

T-Ticket: Tek kullanımlık bilet. 1 ve 2. ZONE içinde bulunan tüm toplu taşıma araçlarında

geçerli. t+ Bileti metro hatlarında, RER hatlarında (Yalnızca 1.bölgede), otobüs hatlarında (Orlybus ve Roissybus hariç), Tramvay hatlarında (T11, T12 ve T13 hariç) ve Funiculaire de Montmartre'de seyahat etmenize olanak tanır. YANİ, oteliniz 1-2 zone içindeyse otobüsle, tramvayla, metroyla ulaşım sağlayabilirsiniz. Metro 3. zone’a kadar gidiyor, METROyla 3. zone’a kadar da bu biletle gidebilirsiniz. İlk kullanımdan itibaren Metro’dan metroya 90 dk; Metro’dan RER’e; RER’den RER’e (Paris içinde) 90 dk; otobüsten otobüse 90 dk’da;Otobüsten tramvaya; tramvaydan otobüse 90dk içinde aktarma yapabilirsiniz. AMA metroya bindikten sonra aynı biletle otobüse binemiyorsunuz ya da otobüs sonrası metro ya da RER’e aktarma da yok. Ayrıca metro ve RER aktarmaları için turnikeden çıkmamanız gerekiyor, aktarma sadece istasyonlar arası iç koridorlarda dolaşıp indi-bindi yapmak için; yoksa herhangi bir metro ya da RER turnikesinden çıkıp sonra size tanınan sürede başka bir metro ya da RER turnikesinden giriş yapamıyorsunuz. Fiyatı ise 2,15 € (2024). Tramvaya binince valide ettirmelisiniz, metro için ise, metroya binmeden önce turnikelerde okutmanız gerekiyor. Detayları şu linkte.


Bize gelince, hem otelimizin 3. zoneda olması hem de metro durağına çok yakın olduğumuz için t-ticket almak en mantıklısı geldi. T-ticket alıp, devam ettik.


Nedir bu ‘’Zone’’lar?

Birçok blogda karşınıza çıkan 1., 2., 3. vs zone’lar Paris’in Toplu Taşıma Bölgeleri. Çok karıştırmamıza da gerek yok. Nerdeyse bütün turistik yerler 1. bölgede. Sadece Versay Sarayı ve Disneyland 1. bölge dışında.

1.ZONE: Turistik merkez burası.

2. ZONE: 1. bölge dışındaki bölge.

3. ZONE: Burası konaklama için tercih edilebilir.

4. ZONE: Versay Sarayı ve Orly Havalimanı bu bölgede.

5. ZONE: Charles de Gaulle Havalimanı ve Disneyland burada.



Konaklama Mevzusu

Pariste bölgelerin numaralandırılması farklı, 20 bölge var. Ama ulaşımda 5 zone var. İkisi farklı.

ÖNEMLİ!: 1.bölgede kalan yerler çok pahalı. 5. bölgeye doğru oteller ve evler ucuzlasa da, bu seferde ulaşım maliyeti 1. bölgeden uzaklaştıkça artıyor. Bu sebeple bunu da göz önünde bulundurup, konaklama için en makulu 3.bölge gibi. 3. bölgeden otelinizi tutarsanız ve metroya yakın olursa, t-ticket alarak 1-2 bölgedeki yerlere ulaşabilirsiniz.


Şu linkten bakacağınız otelin adresine yada hangi metro durağına yakın olduğuna göre (bu da genelde otelin açıklamalarında yazar yada booking yorumlarda) göre ulaşımda hangi zone içinde kaldığını görebilirsiniz. Ulaşım kart tipinizi de ona göre seçersiniz.


Biz en son en mantıklının şöyle bir şey olduğuna karar verdik: 3.bölgede metroya yakın bir otelde kalıp, t-ticket kullanarak ulaşımı sağlamak en ekonomik yol gibiydi.


Biz Booking'ten bulduğumuz, 19.bölge 3.zone'daki Campanile Paris 19 - La Villette otelde kaldık. M7 metro hattındaki Corentin Cariou metro durağına yürüyerek 3 dk'ydı. Bu sebeple, hem havalimanından tramvay-metro aktarmasıyla, hem de Paris'in birinci bölgesine 1 veya 2 metro aktarmasıyla gidebilmek için iyi konumda bulunuyordu. Temizdi, sıcak suyu vardı. Çok iyi miydi deseniz değildi, odalar küçüktü. Bölge yeni gelişmekte olan bir bölge ve göçmenlerin yaşadığı bir bölge. Çok iyi bölge mi desem değil, ama biz bir sıkıntı yaşamadık. Bir daha gitsem aynı yerde kalır mıydım, muhtemelen daha merkezi bir yer bulmaya calışır, bulamazsam kalırdım. Siz yine de bir bakıp, kendi isteklerinize göre karar verirsiniz.


Paris’te ne yiyelim, ne içelim, nerede oturalım?

Paris planlamasını yaparken, açıkçası en büyük belimi büken durumlardan biri yemek fiyatları oldu. Bi kahvaltıya bakıyorum 13-16 Euro, bi ana yemeğe bakıyorum 20-30 Euro. Paris pahalı bir şehir arkadaşlar. Neyseki, araştırmalarım sonucu, hem güzel yemekler yiyebileceğimiz hem de maliyeti aşağıya çekebileceğimiz bir liste yaptım.


Bouillon Chartier (Boün şağtier diye okunuyormuşşş)

Burası Fransızların esnaf lokantası gibi bişey. Ama bizdekiler gibi düşünmeyin, iç dekorasyonları mük. Birkaç tane şubesi var. Turistik yerler olarak düşünmeyin buraları. Gerçek bir Fransız yemeği deneyimi için şahane bir yer. Yemekleri de uygun ve lezzetli.

Buralarda bazen günlük menü seçenekleri sunuluyor, örneğin bir giriş yemeği, ana yemek ve tatlı 16 Euro şeklinde. Böyle bir menü istemezseniz de yine de menüden kendi yemek istediklerinizi seçebilirsiniz. Rezervasyon olmuyor, gidip kapıda bekliyorsunuz ancak sıra hızlı ilerliyor. Haftanın 7 günü öğlen 12’den gece 12’ye kadar açık. Şu linkten de binalarını, şubelerini görebilirsiniz. Biz Paris'e indiğimiz gün, akşam yemeğimiz için burayı tercih etmiştik.

Bouillon Chartier ve menüsü (a)ana yemekler sırasıyla Traditional beef bourguignon (üstteki), Butcher's cut with pepper saurce, fries (alttaki) (b)tatlılar sırasıyla, whipped cream puf (üstteki), choclote mousse (alttaki)


Boulanger (Bulanje diye okunuyor)

Mekanın isminin içinde Boulanger geçiyorsa, bu yerler fırın-pastane karışımı yerler. Buralardan ister kruvasan, ister makaron, ister sandviç alın. Ayrıca, buralarda özel menüler oluyor. Bu özel menüleri, ya dükkanların önündeki tabelalarda ya da dükkanın içindeki tabelalarda ''Formule'' yazısı ile görürsünüz. Bu menülerin içine, bir tatlı, bir tuzlu (sandvic, salata gibi), bir de içecek (soguk içecek yada kahve) dahil. Oldukça ekonomik, lezzetli ve taze oluyor. Bu yerler genelde take-away. Bu menüler Fransızların da sıklıkla öğle yemeği için tercih ettiği yerlermiş. Menü fiyatları 7-11 Euro arası gibi düşünebilirsiniz. Bir öneri olarak, bir öğle yemeğinizde, bu boulanger denen fırınlardan sandvicinizi, tatlınızı, içeceğinizi alıp, Paris'in güzel parklarından birinde oturarak yiyebilirsiniz.


La maison d'isabelle

Paris'e geldik, kesin yenecek üç tatlıdan biri kruvasan. Paris’in en iyi kruvasancılarından biri de burası. 2018’de de bunun ödülünü almışlar hatta. Kruvasan (1,20 Euro) dışında çok güzel baget ekmekleri (2 Euro civarı), sandviçleri (3-5 Euro), tartaletleri (3 Euro civarı) de var. Fiyatları da gördüğünüz gibi makul. Bir öğünü de burada geçiştirebilirsiniz gayet uygun fiyata.

La maison d'isabelle


Bo&Mie

Kruvasan için bizim gittiğimiz bir diğer mekan burasıydı. Birden fazla şubesi var, son zamanların sosyal medya fenomeni mekanı. Diğerinden farklı mıydı deseniz, mekan tasarımı olarak evet, kruvasan lezzeti olarak diğerleriyle aynı. Buranın farklı olarak rasberry kruvasanı ünlü. Fiyatları ise, aşağıda fotoğraflarda gördüğünüz gibi.

Bo&Mie


Pierre Herme/ Laduree

Paris'te yemeniz gerek üç tatlıdan ikincisi de elbette makaron. Hem Pierre Herme hem de Laduree makaron yemek için en en en ünlü yerler. Biz her ikisinde de makaron denedik, her ikisi de gayet güzeldi. Biri birinden daha üstün desem yalan olur. Pierre Herme'de Ispahan adlı makaron en çok önerilen makaron, bence tadı güllü lokumdan çok da farklı değil (sonradan gurme is talking). Her iki mekanda da makaronun tanesi 2.6-2.8 Euro arası. Birden fazla şubeleri var. Size yakın birine gidebilirsiniz.

Pierre Herme/ Laduree


L’eclair de Genie

Son tatlımız da elbette ekler. Burada ekler yedikten sonra insanın aklından bi ''ulan bize ekler diye ne yediriyorlar'' düşüncesi geçmiyor değil. Burası da, ekler yemek için en ünlü mekanlardan biri. Birden fazla şubeleri var. Size yakın birine gidebilirsiniz. Tanesi 6-7 Euro civarı.

L’eclair de Genie

Angelina Paris

Burası da Paris’teki popüler mekanlardan bir pastane. Coco Chanel’in de tercih ettiği bir mekanmış ve kendisi daima 45 numaralı masada otururmuş. Buranın da sıcak çikolatası meşhur. Daha doğrusu Fransızların sıcak çikolatası meşhur ve burası da içebileceğiniz en doğru yerlerden biri. Krema ile servis ediliyor ve bir parça krem şanti karıştırarak içiyorsunuz. İçeride oturmak isterseniz, kapıda inanılmaz bir kuyruk oluyor. Ama kapıda take-away sıcak çikolata da satılıyor. Biz sıra beklememek için take-away alıp, yolumuza devam ettik. Fiyatı 5.5 Euro.

Angelina Paris, Paris, Fransa. Angelina Paris, Paris, France.
Angelina Paris

Peppe pizzeria

Diğer bloklarda bulamayacağınız bir yer önerisiyle geldik efenim. Gururla söyleyebiliriz ki evet, burası bizim keşfimiz. Fransa'ya geldik pizza mı yiyeceğiz derseniz, bizce evet. Biz ilk akşam Fransız usulü biftek yedik, çok bayıldığımızı söyleyemeyiz. Soğan çorbası zaten turistik bişeymiş, Fransızlar normalde tüketmiyorlarmış yani. Salyangozdur, steak tartare'dır zaten bizlik değil. Canım İtalyan mutfağı, nereye gitsem gözlerim seni arıyor. İtalya'm da İtalya'm.

Efenim, burası Napoli'de doğmuş, akabinde Paris'e uzanmış bir pizzacı. Ama düz pizzacı sanmayın, ödüllü bir pizzacı. 2022'de Avrupa'nın en iyi pizzası seçilmiş. Bizim gözlerimiz, burnumuz, damağımız bayram etti, size de tavsiye ederiz. Mekanda aynı zamanda kokteyl barı da var. Pizzanızı yedikten sonra üstüne enfes tiramisunuzu yiyebilir, kokteylinizi içebilirsiniz. Aşağıda menüsünü de görebilirsiniz.

Campion du monde (2022 yılı ödüllü pizzası), Margaritası ve tiramisusu


Le Ruisseau / Burger Joint

Bir diğer gururla önereceğimiz akşam yemeği dükkanı, burası. Küçük, birkaç masalı. Paris'in Le marais bölgesinde kalıyor. Le marais bölgesi, bi nevi İstanbul'un Kadıköy'ü. En sevdiğimiz bölge burası olmuş olabilir. Turistik değil, Parisli gençler bu civarda takılıyor. Mekana gelecek olursak, çok lezzetli hamburgerleri ve patates kızartmaları var. Biz sevdik, size de tavsiye ederiz.

Le Ruisseau / Burger Joint.


Not: Le marais bölgesinde kalan Chez meunier, ödüllü bir tatlıcı (official best 2023). Flanınızı, kruvasanınızı veya başka tür tatlılarınızı burada yiyebilirsiniz.

Kruvasanı ve pain au chocolatı güzel başka yerler, Du Pain et des Idees, French Bastards, Mamiche, Stroher (oldest bakery in France, founded in 1730, tart için St. Honore and Coffee eclair), Liberte, Baptiste. Esasen bunlar dışında rasgele aldığımız bir fırından bile kruvasan sıcacık ve çok lezzetli çıktı. Yazdıklarım ünlü yerler, ama bana sorarsanız illa da buralardan alıcaz diye kasmayın. Miss gibi kokular gelen bir fırından da alacağınız kruvasan ve pain au chocolat yine de enfes olacaktır.


Bir hafta sonu kaçamağı olarak Paris: 2 günde nasıl gezilir?

Hazırsanız, günde 30 bin adım atmalı, akşam otele vardığınızda yorgunluktan gözünüz kararmalı bir Paris rehberi is cominnggg.


1.gün
1. Eiffel Kulesi

Size Eyfel’i anlatmayacağım tabikide, çünkü kendisi dünyanın en bilinen simgesi. Fransız devriminin 100.yıl kutlamaları için yapılmış. Metal yığını mı evet metal yığını. Paris o kadar güzel ve o kadar görkemli yapılara ev sahipliği yapıyor ki, in my opinion, simgesi olmayı hakkeden başka başka görkemli yapılar da varken neden Eyfel, insan sorgulamıyor değil.


Eyfel’e çıkmak isterseniz, şu linkten güncel fiyatlarını kontrol edebilirsiniz.


Elbette Eyfel’e gelen herkes Eyfel ile güzel bir fotoğrafı olsun ister. Aşağıdaki liste nokta atışı sizin Eyfel'e karşı güzel fotoğraf çekilmenizi sağlayacak yerler. (Rue Fransızca sokak demek, yani başında rue gördüğünüz yerler meydan değil, sokak).


  • Rue de l'université: Eyfel’le güzel fotoğraflar yakalayabileceğiniz bi konum.

  • Rue Saint Dominique: Yukarıdaki sokağa paralel.

  • Rue de monttessuy

  • Avenue de camoens

  • Port debilly

  • Trocadero meydanı merdivenleri

  • Champs de Mars

Şöyle beni bi Eyfel'in önünde çek de, Paris'e geldiğimiz belli olsun pozları ve ben


2. Zafer Takı (Arc de Triomphe)

İkinci durağımız, Zafer Takı. Fransız devrimi ve Napolyon savaşlarında ölen askerlerin anısına yapılmış bir anıt imiş. Eyfelden başlayıp buraya 3 km kadar sürüyor. 40 dk gibi bir sürede salına salına yürüyebilirsiniz. Paris'teki en görkemli yapılardan biri de burası.


3. Şanzelize Caddesi (Champs Elysees)

Bildiğiniz üzere, Paris’in en turistik caddelerinden biri. Dünyaca ünlü markaların cadde boyu çok şık dükkanları yer alıyor.

Zafer takından Concorde meydanına doğru Şanzeli üzerinden gidiyoruz. Ancak yorulmuş olabileceğinizi varsayarak, Şanzelize'nin Zafer takı olan ucuna yakın Pierre Herme var, konum olarak bir kitapçının içinde. Biraz ilerisinde de Laduree yer alıyor. İkisinden birinde makaron molası verebilirsiniz.


4. Concorde Meydanı (Place de Concorde)

Dördüncü durağımız Concorde meydanı. Burası Paris’in en büyük meydanı. Aynı zamanda Paris’te pek çok eylemin gerçekleştirildiği ve Fransız İhtilali döneminde idamların gerçekleştirildiği meydan. Yüzyıllar boyu tarihe tanıklık etmiş yani. Meydanda bulunan dikilitaş Mısır’dan gelmiş. Çeşmeler ise, Romaki Navona Meydanı’ndan esinlenilmiş.


Şanzelize'nin bir ucu Zafer Takı'nda, bir ucu ise, Concorde meydanında. Siz rotanızı başka çizerseniz, 8 nolu metronun Concorde durağında inerek ulaşabilirsiniz.

Place de Concorde


5. Tuileri Bahçeleri (Jardin des Tuileries)

Concorde Meydanı’nın hemen yanında yer alan Tuileri bahçeleri Paris’in ortasında kocaman bir şehir parkı. Burada biraz dinlenebilir, içerisinde bulunan çay bahçesi vari yerlerde birer kahve, sıcak çikolata içebilirsiniz. Bahçeye paralel olan sokakta, Angelina Paris yer alıyor, isterseniz sıcak çikolatanızı buradan alıp da Tuileri bahçelerinde biraz zaman geçirebilirsiniz.

Jardin des Tuileries


6. Louvre Müzesi (Musée de Louvre)

Dünya’nın en çok ziyaret edilen müzesinin Louvre müzesi olduğunu biliyor muydunuz? En azından tahmin ediyorsunuzdur bence. Bildiğiniz gibi, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sı burada sergileniyor. Burası elbette gezmekle bitirebilecek bir yer değil, zira içerde 350 bin adet tarihi eser ancak ziyarete açık 35 bin adet tarihi eser bulunuyor. Her bir esere 1 dk ayırsanız, toplamda 73 gün ayırmanız gerekiyor diyo inanılmaz bir hesabı var. En az yarım gün ayırmak gerekiyor. Bir de imkanınız varsa, akşam da gelin, piramidin orayı görün. Işıklandırmalarıyla şahane oluyor. Biz 2 günlük hafta sonu kaçamağımızda elbette ziyaret edemedik, ama sizin zamanınız varsa diye, linkleri hemen aşağıya ekliyorum.


Her kattaki en önemli eserler ve ne olduklarını şu linkten görebilirsiniz.

Bilet almak için, şu linki kullanabilirsiniz. Online alırsanız 22 Euro (2024).


Bizim gibi yürüyerek ulaşmadıysanız, ulaşım için, metronun 1 veya 7 nolu hatlarının Palais Royal - Musée du Louvre durağında inerek de ulaşım sağlayabilirsiniz.

Musée de Louvre


7. Orsay Müzesi (Musée d'Orsay)

Tuileri bahçelerinin orta noktasından nehir kenarına doğru çıktığınızda, nehrin karşısında gördüğünüz müze Orsay müzesi olacak. Müzede, Van Gogh, Claude Monet gibi ünlü ressamların tabloları yer alıyor. Biletler ve saatleriyle ilgili güncel bilgiyi şu linkten alabilirsiniz.

Musée d'Orsay


8. Le marais bölgesi

Nehir kenarından Le marais bölgesine doğru giderken, sol tarafta Samaritaine isimli çok lüks bir alışveriş merkezi var. Önünden geçip, içeri doğru ilerlediğinizde geniş bir alışveriş caddesine (rue de rivoli) çıkıyorsunuz. Pek çok hem lüks markanın hem de orta sınıf markanın mağazaları bu caddede ve alışveriş merkezinin içinde yer alıyor. Alışveriş yapmak için Rue de rivoli'yi tercih edebilirsiniz. Rivoli'nin içinden geçip, Le marais'e doğru devam ediyoruz.


Le marais bölgesi, Paris'te yemek yemek için tercih edebileceğiniz en mantıklı bölgelerden. Civarda falafelciler, Bistrot/Brasserie denen Fransız restoranları, hamburgerciler, krepçiler, kafeler yer alıyor. Bistrot/Brasserie denen yerlerin önünde formule yazan tabelalar göreceksiniz. Bu formüller yani restoranların günlük menüleri başlangıc, ana yemek ve tatlıdan olusuyor ve 15-20 Euro bandında fiyatları değişiyor. Gidip de çok ünlü kafelerde vıttırı vızzık şeylere çok para dökmeyin bence, yani dökedebilirsiniz o sizin tercihiniz. Ama bu bölge uygun fiyatlı yemek yiyebileceğiniz çok fazla alternatif var.


Bunun dışında, Victor Hugo'nun evi bu bölgede yer alıyor.


Yine bu bölgede yer alan, George pompidou center, Avrupa'nın en büyük modern sanat merkezi. En üst katı teras, Paris'i tepeden izleyebileceğiniz noktalardan biri ve ücretsiz. Biz buraya vardığımızda hem bitiktik, sıra vardı ve bekleyecek gücümüz kalmamıştı. O yüzden siz daha enerjik gelirseniz, ücretsiz bir şekilde terasına çıkabilirsiniz.

George Pompidou Center, Paris, Fransa. George Pompidou Center, Paris, France.

George pompidou center


2.gün
1. Saint Germain bölgesi ve Cafe de Flore

Paris'teki ikinci günümüze Saint Germain bölgesine giderek başladık. Önce bu bölgedeki Bo&Mie de kahvaltımızı edip, Cafe de Flore'ye doğru yola koyulduk.


Burası kafelerin ve restoranların bulunduğu, Parislilerin takıldığı bir bölge. Paris’in en ünlü ve en eski kafesi Cafe de Flore’de ve diğer ünlü kafesi Cafe Les Deux Magots yanyana bu bölgede yer alıyor. Ünleri, Picasso, Hemingway, Albert Camus gibi birçok ünlü isimin uğrak mekanı olmasından geliyor.

Cafe de Flore


2. Lüksemburg Bahçesi (Jardin du Luxembourg)

Cafe de Flore’den Lüksemburg bahçesine devam ediyoruz. 750 metre uzaklıkta bulunan Lüksemburg Bahçesi, Paris’in ortasında kocaman bir diğer şehir parkı. Paris halkının keyifle vakit geçirdiği bir yer. Parkın içinde bir özgürlük heykeli bulunuyor. Bu özgürlük heykeli, Amerika’nın ulusal simgesi aynı zamanda. Zamanında Fransızların Amerika’ya hediyesi olan özgürlük heykelinin 2 küçük kopyasını da kendi şehirlerine koymuşlar. Parkın içinde aynı zamanda 17. yy’da yapılmış, Medici Çeşmesi bulunuyor.

Jardin du Luxembourg


Metroyla ulaşacaksanız da, 6 veya 10 nolu hattın Odeon durağında inerseniz, Medici çeşmesine yakın bir noktada olursunuz.


3. Pantheon

Lüksemburg bahçesinde biraz dolandıktan sonra, 4-5 dk yürüme mesafesinde Pantheon'a ulaşıyoruz. Pantheon, büyük bir anıt mezar. İçinde Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Madame Curie gibi ünlü Fransızların mezarları da bulunuyor.

Pantheon, Paris, Fransa. Pantheon, Paris, France.
Pantheon

4. Terra Nera

Emily in Paris fanıysanız buraya, değilseniz, bir sonraki noktaya devam edebilirsiniz. Bu bölge dizinin çekildiği bölge olup, hemen Pantheon'un sağ tarafında kalan üst sokağında bulunuyor. Gabriel’in restoranını ve Emily’inin apartmanı görebilir, bekar kızlarımız acaba şurdan yanlışlıkla bi kapıyı açmaya kalksam, kapının ardından genç, yakışıklı Fransız bir şef çıkar mı diye şanslarını deneyebilirler. Ben deneyemem kıslar, benim beyim var.

Terra Nera


5. Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre-Dame de Paris)

Paris’in en bilinen simgelerinden biri de Notre Dame Katedrali. Gotik mimari diyince biliyorsunuz bir Floransa Katedrali bi Notre Dame Katedrali (kültür desen var). Katedral, Paris'in ortasında bulunan iki küçük adacıktan birinde bulunuyor (diğer adacıkta da Sainte Chapelle var). Adacıklar ve anakara, koca koca köprülerle bağlandığından öyle tekneyle falan mi geçeceğiz diye düşünmeyin, maviden yeşile kusursuz bir geçişle farketmeden adadan adaya hop geçiyorsunuz.

Pantheon'dan Notre Dame'a doğru giderken, yol üstünde 2018'de en iyi kruvasan ödülünü almış, La maison d'isabelle yer alıyor. Buradan kruvasan, sandviç vs alıp, Notre Dame'a gidip, civarda yiyebilirsiniz.

Cathédrale Notre-Dame de Paris


6. Sainte Şapeli (Sainte Chapelle)

Saint Şapeli, gotik mimarinin gelebileceği son nokta olarak görülüyormuş. Girişi 13 Euro (2024). Gün batımına yakın geldiğinizde vitraylardan yansıyan ışıkla, içerideki görüntü daha güzelleşiyormuş. For more information, resmi sitesi linkini şuraya iliştiriyorum. Notre Dame'dan sonra yürüyerek 4-5 dk ya ulaşabilirsiniz.


Toplu taşımayla ulaşmak için ise, M4 hattında Cite durağında inebilirsiniz.


7. Palais Royal Garden

Şimdi nehrin öbür tarafına geçip, Louvre'un yanından Palais Royal'ın bahçesine gidiyoruz. Emily in Paris'i izleyenler burayı da hatırlayacaklardır, Emily ve Mindy'nin oturup konuştukları bahçe işte burası. Bahçeye giriş ücretsiz. Şehrin ortasında bulunmasına rağmen gözden kaçabiliyor, kaçırmayın efenim.

Palais Royal Garden


8. Paris Opera Binası (Palais Garnier)

Palais Royal Garden'dan sonra yürüyerek Opera binasına geçiyoruz. Opera'nın içi çok güzelmiş, biz giremedik.

Not: Cedric Gourmet, Opera binasınına doğru giderken sol tarafta kalıyor. Meşhur vanilya çiçeğinden yemek isterseniz, burası doğru yer.


9. Galeries Lafayette

Opera binasının hemen arkasında kalan lüks alışveriş merkezi. Bir şeyler almasanız bile, içini gezebilirsiniz, baya şık. İçinde bir Glasswalk denen cam köprü var. Köprüye çıkıp fotoğraf çekilmek ücretsiz ama randevu oluşturmak gerekiyor. Dandik bir şey gibi düşünmeyin, arka manzarası falan inanın şahane. Keşke bu bilgiye gitmeden önce sahip olsaydık da biz de glasswalk deneyimini yaşayabilseydik. Bizimki başka sefere kaldı ama sizinki kalmasın diye hizmeti ayağınıza getirdik.  Şu linkten randevunuzu oluşturabilirsiniz.


Ayrıca, terasına çıkmak ücretsiz. Terasından güzel bir Eyfel ve Paris manzarası var, bence bu manzarayı kaçırmamalısınız.


Efendim, ayrıcaa Lafayette'nin hemeeen karşısında food binası gibi bişey var. İçinde L’eclair de Genie'nin ve başka pek çok markanın standları var.  L’eclair de Genie'den eklerinizi alıp, az ilerdeki parkta oturup yiyebilirsiniz.

Galeries Lafayette ve enfes teras manzarası


10. Montmarte Tepesi ve Sacre Coeur Bazilikası

 L’eclair de Genie'de eklerimizi yiyip, mazotumuzu aldıktan sonra doğru Montmarte tepesine yol alıyoruz. Yolumuz biraz uzun ve yokuşlu. Lafayette’den burası 2 km. Yarım saat kadar yürüyebilir veya metroya binebilirsiniz.


Günü batırmaya, Sacre Coeur Bazilikası'na, yani Kutsal Kalp Bazilikası'na geliyoruz. Bazilika, Paris’in en yüksek tepesi olan Montmarte tepesinde yer alıyor ve Paris’i panoromik izleyebileceğiniz bir noktada bulunuyor.

Bazilikaya giriş ücretsiz ama önünde uzun bir sıra olacağını söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum.

Gücünüz kalmamışsa, merdivenleri çıkmak yerine teleferiğe de binebilirsiniz.

Sacre Coeur Bazilikasının arkasına doğru yürüdükçe, küçük bir mahalleye çıkıyorsunuz. Burada çok fazla sayıda sokaklarda resim çizen ressam göreceksiniz, çünkü Montmarte tepesi ressamlar tepesi anlamına geliyor. Aynı zamanda burası Pablo Picasso, Salvador Dali, Claude Monet, Vincent van Gogh, gibi ünlü ressamların da çalışma yaptığı bölge. Montmarte bölgesinde Le Consulat adında baya da ünlü bir kafe yer alıyor. Kendisi zamanında Picasso’nun, Van Gogh’un, Monet’nin uğrak mekanıymış. Oturmasanız bile, geçerken gördüğünüzde bilginiz olsun.

Yorgunluktan bitmişim ama son gücümle Sacre Coeur'un önünde de fotoğraf çekilmeye çalışıyorum.


Bildiğiniz gibi, Emily in Paris’ten önce, Paris’i hype’layan Amelia filmimiz vardı. Kendisi bu Montmarte bölgesinde çekilmiş.


Montmarte civarında Bachir isimli bir Lübnan dondurmacısı var. Paris'te tanıştığımız biri, buranın dondurmasının çok lezzetli olduğunu söylemişti. Biz deneyemedik, ama siz denk gelirseniz, aklınızda bulunsun.


Montmarte'den aşağıya indiğinizde, yürüme 10 dk mesafede yemek bölümünde bahsettiğim Peppe pizzeria var. Az bir sıra bekleme ile, akşamınızı bu güzel pizzalar ile taçlandırabilirsiniz.


Ve böylece 30 bin adımla ikinci günü de bitirmiş oluyoruz.


Son sözler,

Bir hafta sonu kaçamağı olarak geldiğimiz Paris'i biz çok sevdik. Daha doğrusu ben daha çok sevdim. Daha göremediğimiz Moulin Rouge, Ünlüler mezarlığı, Versay sarayı, Disneyland gibi yerler olsa da, bence büyük bir azimle bir çok yeri yürüye yürüye gezebildik. Böyle bir planı bir daha yapar mıyım, 30 yaşını geçtiğimiz için artık yapmayız diye düşünüyoruz. Ama siz gençseniz, bizden daha kondisyonluysanız elbette yapın, yaşadığımızı ve hayatın güzelliklerini en çok da bu anlarda hissetmiyor muyuz :)

Çok yorulduk, bellerimiz ağrıdı, bittik ama değdi mi değdi. Bu plan, çocukla yapılır mı derseniz yapılmaz. Sizin zamanınız varsa, bu iki günlük planı üçe bölerseniz, çok daha rahat ve sindire sindire gezerseniz. Paris'e ne kadar süreyle gelmeli derseniz, sanırım 5-6 gün minimum gerekli derim, hatta mümkünse 1 hafta. Biz de umarım bir başka bahara, daha uzun süreli tekrar geliriz buralara.


Buraya kadar okuduysanız, büyük ihtimal Paris biletiniz hazırdır zaten. Umarım şahane bir Paris seyahati olur.


Sevgiler,

Meltem

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page