Tiran, Temmuz-2022
Ayak bastığınız anda gözünüze ilk çarpan detaylar, Tiran'ın rengarenk binaları ve 24 saat yaşayan gençlerle dolu sokakları olsa da, Türkler için bence burası 90'lar Türkiye'si. Hem iyi anlamda, hem kötü anlamda. Sanırım çoğunlukla iyi anlamda :’)
Her dine, kültüre saygılı, samimi, sıcak, insanları iyi. Tanıdık bir şeyler var buralarda, çok bizden, çoğunlukla çocukluğumun Türkiye’sinden. İnsanların sokaklarda özgürce yürüyebildikleri, kimsenin kimseye yan bakmadığı, sokaklarında güvensiz hissetmediğin bir yer. Gece dışarda rahatça dolaşabiliyoruz. Ama Avrupa ülkesi gibi de değil. Daha çok kendi ülkemde gibiyim, ama değilim de. Çocukluğumun Türkiye’si burası. Sevdim bu hissiyatı.
Hatta, seyahat ettiğimiz hafta, Türk Kültürü tanıtım haftasıydı. Bu sebeple cadde ve sokaklarda Türk bayrakları, Türk yazarlara ait kitapların tanıtımları vardı. Kültür Bakanlığı’yla ortak çalışmalar yapmışlar ve şehirde Türk kültürü tanıtımı yapılıyordu.
Öte yandan, yer yer yaşadıkları acıları da çok derinlerden hissediyoruz. Otobüsler eski, evler eski. O da ne! Her yer Mercedes. Nedir bu Mercedes aşkı, merak ediyoruz. Şehrin ücra köşelerine gittikçe, araba parçacılarını görüyoruz, yüzlerce parçalanmış araba. Öğreniyoruz ki, Arnavutluk’a Mercedes çöplüğü derlermiş. Doğru mu bilmiyoruz ama duyduğumuza göre, Mercedes’ten vergi alınmıyormuş ve Arnavutlar’ın Mercedes düşkünlüğü varmış.
Ülkede komünizmin sert etkilerini hissediyorsunuz. Diktatör Enver Hoca çok paranoyak biriymiş. Nükleer savaşın çıkacağına inandığı için, 170 binden fazla sığınak yaptırmış. Tabiki de para ve işgücü yıllar boyu savaşa hazırlanmaya gitmiş. Öngördükleri savaş hiç gerçekleşmemiş ama hem bunun etkisi hem de komünist rejimin etkisiyle ülke fazla gelişememiş. Şehrin her yerinde nükleer savaşa karşı hazırlanmış küçüklü büyüklü sığınaklar görüyoruz.
Arnavutluk bize hayata dair yepyeni bir pencere açıyor. Diğer Avrupa ülkelerindeki gezimiz gibi değil burası. Simgesel yapılar, ünlü mutfaklar, şahane instagram fotoğrafları sunmuyor belki ama, yakın tarihe tanıklık ediyoruz burada. Yarım yamalak okuduklarımızdan farklı bir duygu bu, canlı canlı şahit oluyoruz. Olmamış savaşın, kötü yönetimin etkilerini onlarca yıl sonra bile hissedebiliyoruz. 30’lu yaşlarımızda olduğumuz için mi eskisinden daha farklı bakıyoruz, ya da burada gördüklerimiz mi bize daha olgun bir bakış açısı katıyor bilinmez ama Arnavutluk gönlümüzde ayrı bir yere oturuyor. Dileğimiz önümüzdeki yıllarda, diğer şehirlerini de ziyaret edebilmek. Ksamil, Vlorë, Avalonya bölgelerinin Maldivler’e taş çıkaracak kadar güzel plajları olduğunu öğreniyoruz. Umarız, buraları da ziyaret eder, gözlemlerimizi sizinle paylaşabiliriz.
Haydi gelin, Tiran'ın rengarenk sokaklarını birlikte dolaşalım.
Keyifli okumalar,
Nasıl Ulaşalım?
Öncelikle Arnavutluk’a giriş için vize gerekmediğini belirtelim. Pasaport yeterli. İstanbul’dan Tiran Havalimanı’na yaklaşık 2 saat gibi bir sürede ulaşılabilir.
Havalimanından şehir merkezine ulaşım
Havalimanında indiğinizde gece geç vakitse, havalimanında sabahlayabilirsiniz. Uyumak için koltuklar var ve güvenli. (Bizim havalimanlarımızdaki gibi kat kat güvenlik önlemi görmediğimiz ve dışardan insanlar hiçbir güvenlik taramasından geçmeden elini kolunu sallayarak girebildikleri için, biz ilk başta tedirgin olduk ama kötü bir olayla seyahatimiz boyu karşılaşmadık.) Sabah 07:00’da başlayan, hemen havalimanından çıktığınızda (iki çıkış kapısı var birbirine çok yakın, pasaporttan çıktığınızda solunuzda kalan kapı olacak. Diğer kapıdan çıksanız bile hiç sorun değil, hemen solunda fast food dükanı var. Hemen önünden devam edin) dümdüz devam edin, 200 metre öteden kalkan şehir içine giden minibüs var. Kişi başı 400 lek karşılığında İskender Bey Meydanı'na ulaşabilirsiniz. Otobüsler saat başı, akşam 19:00’a kadar var. 19:00’dan sonra 21:00 ve 23:00’da var. 23:00 ve 07:00 arasında uçağınız inerse ve taksi kullanmak istemezseniz havalimanında uyuyup, sonra bu minibüsleri kullanabilirsiniz. Otobüs sizi direkt meydandaki Opera binasının arkasında indiriyor ve tekrar havalimanına gitmek içinde aynı yerden alıyor.
Taksiyle de ulaşabilirsiniz ama bu otobüsler maddi açıdan daha ekonomik bir yol.
Şehir içi ulaşım
Şehirde metro, tramvay hattı yok, ulaşım otobüslerle. Biz internette bir metro hattı gördük ancak o hayata geçmemiş bir plan. Dolayısıyla görürseniz, aldanmayın. 2022 Temmuz ayında metro yoktu ve yakın zamanda da olacak gibi değil.
Otobüslerde kart yok, eski usul biletçiler var. Otobüse bindiğinizde kişi başı 40 lek karşılığında size bilet veriyor.
Google Maps burada iyi çalışmıyor. Ancak, Moovit programıyla bir tık daha rahat edebilirsiniz.
L otobüs hatları var, bunlar sıklıkla merkezden, Iskender Bey Meydanı (Skanderbeg square, Arnavutçası: Sheshi Skënderbej) ve civarından geçiyor.
Tiran’da iki tane otobüs terminali var. Biri uluslararası terminal, buradan Karadağ’a, Sırbıstan’a giden otobüsler kalkıyor. Fotoğrafını aşağıda görebilirsiniz. Eğer Tiran'dan otobüsle başka bir ülkeye seyahat edecekseniz, bu terminali kullanıyorsunuz.
Bir de merkezden daha uzakta olan otobüs durağı var. Buraya terminal diyemem, büyük açık alanda minibüsler, otobüsler duruyor. İşkodra’ya, ya da Kruja gibi Arnavutluk içindeki şehirlere ulaşımı buradaki minibüslerden sağlayabiliyorsunuz.
Ulaşım için araba kiralamayı tercih edebilirsiniz ama bizce gerek yoktu, yürüyerek ya da otobüsle birçok yere ulaşılabiliyor.
Ne yiyelim?
Öncelikle ne yemeyin onu belirtelim. Arnavut ciğeri yemeyin, çünkü böyle bir şey yok. Arnavut ciğeri bizim uydurduğumuz bir şeymiş meğerse, burada hem ünlü değil, hem güzel değil.
Elbasan Tava ve Byrek yiyebilirsiniz. Byrek dedikleri şey, üçgen şeklinde domatesli, kıymalı ve peynirli olabilen, buranın geleneksel lezzeti. Börek yani :) Herhangi bir dükkandan bile alıp, yolda yürürken yiyebilirsiniz. Gerçekten çok lezzetli. Byrek 100 leke.
Biz Era Restoran’da ciğer yedik, açıkçası beğenmedik. Geleneksel domates soslu bir et getirdiler (ismi: Tirana's Tranditional Casserole ''As in the old times'') Lezzetliydi. Fiyatı 580 Lek idi. Restoranlarda yemekler 400-500 leke olmasına rağmen, içecekler çok pahalı. Örneğin, kola 200 leke civarında, bira 250-300 leke civarı. İçecekler neredeyse yemek fiyatı kadar. Bir ciğer, bir geleneksel yemek ve iki içeceğe 2100 leke ödedik, bizce gereksiz pahalıydı.
Sırasıyla, Arnavut ciğeri ve Geleneksel Casserole
Tiran Piramid’in karşısında dilim pizza ve dondurma satan köşede bir dükkan var (Tiran Piramid’ine giden yolu, aşağıda tarif ettim), 120 leke karşılığında dilim pizza satıyor. Gezerken mideniz kazınırsa, alıp yiyebilirsiniz. Biz çok lezzetli bulduk (Dükkanın ismi: Laguna)
Restorana oturursanız, yemek için ortalama kişi başı 400 leke gibi düşünebilirsiniz. Pizzalar 400-500 leke, geleneksel bir şeyler yemek isterseniz 500-700 leke arası.
Tiran Gezilecek Yerler – Tiran Gezi Rehberi
1. İskender Bey Meydanı (Ing: Skanderbeg Square, Arnavutca: Sheshi Skënderbej)
İskender Bey, 14. Yüzyılda yaşamış Arnavutluk için önemli bir yönetici ve komutan. Bu sebeple İskender Bey ismine Tiran’da çokça rastlayacaksınız. İskender Bey Meydanı, Tiran’ın en meşhur olan meydanı. Meydanda, Ethem Bey Camii, Opera Binası, Ulusal Tarih Müzesi gibi yapılar bulunuyor. Bu sebeple İskender Bey Meydanı’nda bulunan yapıları, alt başlık altında toplayacağım.
1.1. Ethem Bey Camii ve Saat Kulesi
İskender Bey Meydanı’nda bulunan, Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılmış eserlerden biri. Enver hoca, birçok dini mabedi yerle bir ederken, burası yıkılmaktan son anda kurtulmuş ve müzeye çevrilmiş. Eski dönemden kalma nadir dini yapılardan biri. Camii’nin hemen yanında da saat kulesi bulunuyor. Çıkarak, şehre tepeden bakabilirsiniz.
1.2. Opera Binası
1953 yılında Çinlilerin armağanı olarak yapılmış. Çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
1.3 Ulusal Tarih Müzesi
Müze 1981 yılında açılmış, Tiran’ın simgelerinden biri kabul ediliyor. İçinde Osmanlı dönemine ait tarihi eserler de bulunan müzede 3 binden fazla eser bulunuyor.
1.4 Bunk’ Art 2
Bunk Art 2 aslında tam olarak İskender Bey Meydanı’nda olmamakla birlikte, meydana çok yakın olduğu için bunu da alt başlık altında belirtmek istedim. Bunk Art 1 kadar büyük değil. Daha küçük olduğu için, biz buraya bir daha girmedik. Zamanınız varsa, asıl büyük olan sığınak, Bunk’ Art 1’ e gitmenizi tavsiye ederiz. Yolu daha uzak, Bunk’Art başlığı altında yol tarifi bulunuyor.
2. Bunk’ Art 1
Arnavutluk’ta 170 binden fazla nükleer sığınak olduğunu biliyor muydunuz? Bu sığınaklardan biri de, Tiran’da yer alan Bunk’Art 1. Beş katlı, 106 odalı büyük sığınaklardan biri. Eski diktatör Enver hoca, aşırı paranokyak biriymiş. İkinci dünya savaşı sonrası, Arnavutluk’u dünyanın kalanından izole etmiş. Arnavut halkını da, “dış güçler”in kendilerini işgal edeceğine ikna etmiş. Yönetimi boyunca, olası bir nükleer savaşta veya işgalde kullanılmak üzere, 170 binden fazla sığınak inşaa ettirmiş. Dış güçlerin işgali hiçbir zaman gerçekleşmemiş. Olan, bu sığınaklara aktarılan kaynaklara ve iş gücüne olmuş. Komünist rejim, 1992’de bitmiş olsa da, insanlar hala geçmişin acı izlerini bugün de taşıyor. Bunk’Art 1’de, Arnavutluk’un yakın tarihine ait birçok belge, askeri üniforma, belgesel ve fotoğraflar görebilirsiniz. Arnavutluk’ta diktatörlük dönemi boyunca hayatın nasıl işlediğine dair eşsiz bir bakış açısı kazanacağınızı düşünüyorum. Bize ilginç gelen, bu baskıcı düzen altında, spor ve jimnastiğe çok önem veriyorlarmış. Öte yandan, tüm yabancı haberler yasakmış. Buna benzer bir çok bilgiyi edinebileceğiniz bir müze. Biz, bu sığınak ziyaretimiz sonunda oldukça üzgün ayrıldık. Gerçekten duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanıyor insan. Ne acılar çekilmiş zamanında. Dileğimiz tekrarı yaşanmasın.
Bilet: Bunk’Art1 girişi kişi başı 500 lek. Ulaşım: Taksi, araba veya İskender Bey Meydanı’ndan L15 numaralı otobüs ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Merkezden kalkan otobüslerle de, 40 lek bilet ücreti karşılığı Bunk’Art 1’e ulaşabilirsiniz. Dönüş için de, müzenin önünden geçen otobüse binebilirsiniz.
Taksi ile ulaşmak isterseniz, ücreti 5-6 Euro tutabilir.
Burasını, Bunk Art 2 ile peş peşe olsun diye 2.sıraya yazdım ancak dediğim gibi Tiran’ın merkezinde bir yer değil. Bu sebeple, buraya ayrıca bir yarım gün ayırmanız gerekir. Bunk Art 1 ve Kruja dışındaki her yere yürüyerek çok rahat ulaşabilirsiniz.
Bunk Art'1 den kareler
3. Kalaja Tiranes
Burası, yine İskender Bey Meydanı’ndan yürüme mesafesinde üstü açık alışveriş merkezi. Toptani AVM’nin hemen arkasında kalıyor. Yukarıdaki haritada Toptani AVM’nin yerini bulabilirsiniz.
Kalaja Tirana alışveriş merkezinin önünden dümdüz yürüyünce büyük bir caddeye çıkacaksınız. Burada kafeler, restoranlar var, cıvıl cıvıl bir cadde. Caddenin ucundaki parkta diğer bir simge yapı olan, Reja.al yapısını görebilirsiniz.
4. Reja.al
Bulut görünümlü yapıyı gördüğünüz zaman, direkt doğru yere geldiğinizi anlarsınız zaten. Burada aktiviteler yapılıyormuş. Bir kopyası da Londra’da var imiş. Bir esprisi yok, ama önünde bir selfie çektirin, adettendir.
5. Rinia Parkı (Parku Rinia)
Burası yine İskender Bey Meydanı’na çok yakın, yürüme mesafesinde büyük bir park. Şehir merkezinde yeşillik bir alanda oturmak için alternatif bir nokta. Bunk’Art 2’yi ve İskender Bey meydanını arkanıza alın, dümdüz indiğiniz o caddenin adı ‘Bulvardi Deshmoret Kombit’ caddesi. Bu cadde üzerinde aşağıdaki yazdığım her şey karşınıza çıkacak. Ulaşımı dert etmeyin, cidden kolay. Yürüyerek, geze geze her yer karşınıza çıkacak zaten.
6. Blloku Bölgesi
Komünist dönemde parti üyeleri dışında herkese yasak olan bu merkez, bugünlerde gençlerin popüler mekanı haline gelmiş. Üçüncü nesil kahveciler, eğlence mekanları ile Tiran’ın her saat yaşayan bölgesi. Buradayken, şehrin bir Avrupa başkenti yolunda ilerlediğine tanık oluyoruz.
Rinia parkından dümdüz ilerlediğinizde geniş bir caddeye çıkacaksınız. Checkpoint noktasını geçince, sola girin. Buralar genel olarak, Blloku bölgesi olarak geçiyor. Geziniz esnasında soluklanıp, bu bölgede bir kahve içebilirsiniz.
7. Tiran Piramidi (Piramida Tirane)
Cadde üstünde Checkpoint noktasının karşısında Tiran piramidi var. Burası gezi bloklarında olduğu için görmeye gittik ama bu kadar amaçsız ve gereksiz bir yapı olamaz. Zamanında TV yayını için kullanılmış, biz gittiğimizde tadilattaydı. Anladığımız kadarıyla aktif hale getirecekler ama biz görür müyüz bilemem (Yıl 2022). Belki tadilat bitince işlevsel bir yer haline gelir.
8. Postbllok (Checkpoint Noktası)
Bu komünist dönem izolasyon anıtı, ülkenin Enver Hoca döneminde acı çeken mahkumların anısına yapılmış. Checkpoint noktasının karşısında hükümet binası yer alıyor. Anıt, üç parçadan oluşuyor. Almanya’yı ikiye bölen, Berlin duvarından bir parça da bulunuyor.
9. Nene Terasa Meydanı (Mother Teresa Square), Arnavutluk Stadyumu, Arkeoloji Müzesi
Caddeyi dümdüz devam ettiğinizde karşınıza Nene Terasa Meydanı çıkıyor. Meydanın solunda Büyük kırmızı siyah bir bina var, burası Albania stadyumu. Burada aynı zamanda Arkeoloji müzesi de yer alıyor.
Sırasıyla, Albania Stadyumu, Arkeoloji müzesi
10. Tiran Büyük Parkı (Arnavutçası: Parku i Madh i Tiranës)
Sırtınızı stadyuma verip, sol tarafınıza üniversite binasını aldığınızda (caddenin sonunda çıkan kocaman merdivenleri olan bina, üniversite binası) ve dümdüz yürüdüğünüzde solunuzda da bir park olacak. Bu parktan dümdüz yokuş yukarı çıktığınızda büyük bir parka çıkıyorsunuz. İnsanlar yürüyüş, koşu, bisiklet gibi sporlarını yapıyorlar. Parkın iç kısımlarında, 2.Dünya savaşı sırasında savaşmış Britanya, Avustralya ve Almanya askerilerine ait anıtlar bulunuyor.
Parkta aynı zamanda Tiran Gölü var. Yapay bir göl, bu gölün etrafında yürüyüş yapabilirsiniz. Gün batımını buraya denk getirirseniz, oldukça huzurlu bir şekilde günü bitirmiş olursunuz. Gün batımı çok keyifli oluyor. Bu gölün etrafını yürüyerek turlamak isterseniz, baya uzun sürüyor, baştan uyaralım. Zamanınız ve enerjiniz varsa, en azından gölün bir kısmında yürüyüş yapmak keyifli bir aktivite olacaktır. Ancak yürümek istemezseniz de, gölün etrafında turlayan ring gibi küçük araçlar var. Buna binmekte bir seçenek olabilir.
11. Kruja: Arnavutluk'un ilk başkenti
Sizi şimdi Tiran merkezden uzaklaştırıp, başka bir yere götüreceğim. Arnavutluk'un ilk başkentine yolculuk yapalım.
Kruja, Orta Çağ’daki ilk Arnavut devletidir. Ulusal kahraman İskender Bey’in memleketidir. İskender Bey farklı Arnavut boylarını birleştirmiş, Osmanlı işgaline karşı savaşmış, Osmanlı’nın bu bölgeyi ele geçirmesini engellemiş. Kruja'da doğmuş, esasen kendisini Osmanlı yetiştirmiş, tekrar Kruja’ya dönünce Hristiyan olmuş ve hayatı boyunca Osmanlı’ya karşı savaşmış. Hatta rivayete göre, Fatih Sultan Mehmet, İskender Bey’in öldüğünü duyunca ‘’Hristiyanların vay haline, kılıç ve kalkanlarını kaybettiler” demiş. Ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra ise, Fatih Sultan Mehmet, Arnavutluk’u ele geçirmiş.
Bu yüzden Kruja, hem Arnavutluk’un tarihine yakından tanıklık etmek ve hem de İskender Bey’e dair bilgi kazanma açısından önemli tarihi ve turistik noktalardan birisidir.
Kruja’da ilk ziyaret noktası, Kruja kalesi. Kalenin tarihi MS 5. veya 6. yy’a dayanıyor. Fatih Sultan Mehmet, stratejik bir nokta olması sebebiyle ilk bu kaleyi ele geçirmiş.
Kruja kalesinde 2 müze var:
İskender Bey müzesi ve Etnografya müzesi.
İskender Bey Müzesi, Arnavutluk’un tarihine yakından tanık olmanızı sağlayan bir müze. İçerisinde arkeolojik kalıntıların olduğu koleksiyon ve İskender Bey’in hikayesini anlatan murallar mevcut.
Etnografya müzesi, esasen köklü bir aile olan Toptani ailesine ait. Toptani ailesi, burayı müzeye çevirmiş. Burada gezerken, Arnavut yaşam tarzına ait bakış açısı elde edinebilirsiniz.
Burada kaleyi, ücretsiz bir şekilde bahçesini, kişi başı 500 lek karşılığında içini gezebilirsiniz.
Kaleden aşağı yürüyerek, eski çarşı ulaşabilirsiniz. Burası, 500 yıllık bir çarşı, tarihi Osmanlı’ya dayanıyor. Çarşıda geleneksel Arnavut kıyafetleri, el dokuması halılar, hediyelik eşyalar ve antika parçalar bulabilirsiniz.
Kruja küçük bir yer. Yarım gün gezmek için yeterli olur.
Ulaşım: Tirana otobüs terminalinden (şehir içi ulaşım bölümündeda bahsettiğim terminal) Kruja yazan minibüslerle 200 leke karşılığında, 45-50 dk gibi bir sürede ulaşılabilir. Kruja’da indiğiniz duraktan, tekrar Tiran’a dönmek için minibüse binebilirsiniz. Kruja’dan Tiran’a son dönüş 16:00’da.
Şehre dair minik notlar
Tiran, seyahatiniz için uygun fiyatlı bir rota.
Ülkenin para birimi Arnavut leki. İngilizce problemi genel olarak Balkan ülkelerinde olmakla birlikte, insanları o kadar güler yüzlü ve yardımsever ki, sıkıntısızca yolunuzu bulabiliyorsunuz.
Çoğu açık alanda ücretsiz wi-fi var olmakla birlikte, restoranların çoğunda wi-fi ilginç bir şekilde yok.
Tiran genç popülasyonu yüksek, güvenli ve sürekli yaşayan bir şehir. Ancak, Pazar günü çoğu yer kapalı.
Yemekleri güzel, bizim kültüre yakın. Etleri güzel, sanıyoruz İtalyan etkisi ile olsa gerek, pizzaları da oldukça lezzetli. O yüzden burada da pizza yemenizi tavsiye ederiz.
Ülkede işsizlik çok yüksek. Üniversite okuyan gençler, ülkede durmak yerine, İtalya’ya göç ediyorlarmış.
Arnavutluk, ateizmi resmi din olarak din hanesine yazdıran ilk devlet. 1967’den 1990’lara kadar dini yasaklar devam etmiş. Şimdilerde ise, pek çok dinin hoşgörüyle bir arada yaşadığı bir ülke. Hatta şöyle bir şey öğrendik, aynı aile içinde Müslüman, Hristiyan ve Ateist aile bireylerinin olması hiç de nadir rastlanan bir durum değilmiş.
Kahve çok içiliyor. Kahve sipariş ederseniz, espresso geliyor.
Tiran’a gelmek için en uygun zaman Bahar ayları. Yazın aşırı sıcak oluyor ve gündüzleri dışarda dolaşmanız neredeyse imkansız. Şehir her daim hareketli olduğu için, akşamları da güvenle dolaşabilirsiniz. Uzun bir tatil süreniz varsa ve Arnavutluk içinde zaman geçirmek istiyorsanız, Tiran’dan Vlore, Avlonya, Ksamil’e giden otobüslere binebilirsiniz. Duyduğumuza göre, deniz tatili yapmak için çok güzel yerlermiş.
Tiran’a yarım saatlik mesafede Durres şehri var. Biz denize girmek için, Durres’e gitmek istedik ancak yerel insanların söylediğine göre, denizi ve plajları pismiş. Türkiye’deki denizlerin çok çok daha iyi olduğunu söylediler. Biz de bu sebeple gitmekten vazgeçtik. Durres’e gitmek isterseniz, bu durumu göz önünde bulundurmak isteyebilirsiniz.
Tiran genel olarak güzel bir şehir, tabi bu bir şehirden ne beklediğinizle de alakalı. Simgesel yapı yok, lüks yok. Biz dokusunu, renkli binalarını, sokaklarında yürümeyi, kültürünü, tarihini, çok sevdik. Tiran’ı gezmek için, ne kadar süre gerekir derseniz, 3-4 gün fazlasıyla yeterli. 2 tam gün de yeterli. Fazlasında yapabileceğiniz bir şey yok. Amacınız düşük bir bütçeyle ülkeden biraz uzaklaşmak, kafa dinlemek ve farklı bir yer deneyimlemekse, Tiran doğru bir tercih olabilir. Ama dediğim gibi fazla bir beklentiniz olmasın.
Şimdiden iyi seyahatler dilerim.
Sevgiler,
strazburg' u ozlemisken blogunuza/sitenize rastladim cok ozlemisim boyle sayfalari detayli bilgiler heyecanlar..sosyal medyayi biraktimm cunku boyle guzel icerikler degil cabuk harcanan heyecanlar uretiyor